ARŞİVİ
17
Laboratuvarınızdaki pipet, büret, beher, erlen gibi cam hacim ölçeklerinin ilk alındıklarında kalibre edilmeleri gerekiyor ama, sonraki periyodik kalibrasyon gereksiniminin dayanağı nedir? Bunların ölçüsü zamanla değişir mi?
YANIT: Teorik olarak evet, değişir. Ama pratik olarak açıkcası bunun önemi kalmaz.
ÇÜNKÜ: Birincisi camın kendisinde uzun zaman içerisinde gözlenen çok küçük miktardaki akma, cam kalınlığının değişmesine yol açar. Ancak bunun yolaçtığı değişim, bu tür kapların içinde kullanım sürecinde biriken (ve çoğu zaman da gözle görülebilen) tortu yanında ihmal edilecek kadar küçüktür.
ÖYLEYSE: Bu tip laboratuvar malzemesinin sürekli temiz tutulmasına dair (özenle ve rutin olarak uygulanan!) prosedürleriniz olmalı. Her kullanımları sonrası, uygun deterjanlarla yıpratılmadan/çizilmeden (tercihan bulaşık makinalarında) yıkanmalılar ve mevcut tortular en azından gözle görülememeli. Bu takdirde hacimsel değişiklikler çok az olacağından, siz de uzun kalibrasyon periyodu seçmek için dayanak kazanırsınız. Örneğin kalibrasyon periyodunu 2 yıl olarak belirleyebilecek bir temiz tutma politikası uygulayabiliyorsanız, bu süre zarfında cam ölçekler şu veya bu şekilde zaten kırılarak telef olacağından (istatistikler onu gösteriyor), sadece birinci kalibrasyon gerçekleşmiş olur.
NOT: Tabii statik hacim ölçeklerinden farklı olarak "otomatik pipetler"i yukarıdaki tartışmaya hiç dahil etmiyoruz. Bunların zamanla, başta boyutsal karakteristikleri değişen hareketli parçaları (piston-silindir mekanizmaları) olduğundan, her halukarda periyodik kalibrasyona tabidirler.
Başa Dön
16
Değişik tip/model multimetrelerinizi kalibre ettiriyorsunuz, sertifikalara göre aralarında pek fark görünmüyor. Ama bunları kullanarak örneğin şebeke gerilimini ölçtüğünüzde farklı gösteriyorlar. Madem bazılarında hata var bu neden kalibrasyonda ortaya çıkmıyor?
YANIT: Şebeke gerilimi denince, konuya çok önemli bir boyut ekleniyor (aslında tüm alternatif akımlar için), o da dalga formu. Alternatif akımda standart dalga formu "sinüs"tür. Dolayısıyla kalibrasyonda da mükemmele yakın bir sinüs dalga formu kullanılır. Oysa şebekedeki dalga formu çoğu zaman güzel bir sinüse benzemez. Şebeke üzerindeki yükler (özellikle de indüktif olanlar - motorlar, floresanlar, "switching power supply" içeren UPS'ler ve bilgisayarlar, vb...) dalga formunu ciddi şekilde bozabilirler. Hatta şebekede gerilim düşmesine yolaçacak kadar yük varsa (yurdumuzda çok görülür) sinüs dalgasının tepeleri bayağı traşlanır. İşte bu durumdaki bir gerilimi ölçerken multimetreler (tiplerine göre) çok hata yapabilirler.
ÇÜNKÜ: Teknoloji açısından kolay olan, gerilimin diyotlarla doğrultulup bir ortalama değerin ölçümüdür. Oysa alternatif gerilim ölçümünde çoğunlukla istenen (ve standart olan) gerilimin RMS değeridir. Ucuz tip multimetreler doğrultulmuş değeri ölçüp, dalga formu sinüs olduğundaki ölçümünü kullanarak ayarladığı RMS değeri veren katsayı vasıtasıyla sonucu gösterirler. Yani her alternatif gerilimin dalga formunu ideal sinüs varsaymış olurlar.
ÖYLEYSE: Sinüs dalgası şeklinde olmayan AC gerilimleri de doğru ölçebilmek için, dalganın periyodundan çok daha hızlı olmak üzere çok sayıda örnekleme yaparak doğru RMS değeri tesbit eden kaliteli multimetreler kullanmalısınız. Ne yazık ki multimetrelerin standart kalibrasyonu bu konuda size yardımcı olamaz, ancak özel kalibrasyon talebi yapabilirsiniz (kalibrasyonun sinüs dalga ile değil de örneğin üçgen veya kare dalga ile yapılması gibi).
NOT: AC gerilimi doğrultarak değil de hızlı örnekleyerek doğru RMS değerini belirleyen multimetreleri, teknik kılavuz veya "data sheet"inden anlayamazsanız fiyatından ve markasından/modelinden anlayabilirsiniz ("True RMS" yazısına her zaman güven olmuyor).
Başa Dön
15
Sıcaklık problarınızı kalibre etmek için bir kalibrasyon banyosu kullanıyorsunuz, ama banyoda probu daldırdığınız bölgeye (ya da kullandığınız hazne deliğine) bağlı olarak sonuçların değiştiğini gözlüyorsunuz. Bu değişkenliğin kalibrasyona olan etkisini bertaraf etmenin bir yolu var mıdır?
YANIT: Sıvı banyolarda probları birbirlerine yaklaştırarak etkiyi azaltabilirsiniz. Ama metal blok banyolarda maalesef bunun çözümü yoktur (uygun olmadığını saptadığınız delikleri kullanmaktan kaçınmak dışında). Aslında banyonun sıcaklık üniformitesinin (eşdağılım) gözlediğiniz değişkenliğe etkisi olmayacak mertebede kalması gerekir.
ÇÜNKÜ: Banyolarda iki yönde (eksenel ve radyal) mevcut olan sıcaklık gradyanlarının ölçümlere yapacağı azami etkiler, detaylı imalatçı spektlerinde ve kalibrasyon sertifikasında mevcut olmalıdır. Gerek derinliğe bağlı olan eksenel komponent, gerekse yatay doğrultudaki (silindirik haznelerde "radyal") komponent tamamen banyonun tipi, tasarımı, kullanılan ısıtıcı, yalıtım ve hazne malzemesi karakteristiklerine (kısaca o imalatçının teknolojisine) bağlı olarak değişir. Ve elindeki verilere pek güvenmeyen, (ya da elinde test verisi olmayan) imalatçı veya kalibrasyoncular bu grafikleri/değerleri spektlerde/sertifikalarda vermezler. Neyse ki yatay gradyanlar (haznenin etrafını çepeçevre saran ısıtıcı bünyesindeki homojenite bozukluklarından kaynaklanır) dikey gradyanlara göre oldukça küçüktür.
ÖYLEYSE: Eğer problarınızı birbirlerine yaklaştırabiliyorsanız (sıvı banyolar), veya radyal ısıtıcıdan aynı uzaklıkta yerleştirebiliyorsanız (metal blok banyolarda merkezden uzaklığı aynı olan delikleri kullanarak) yatay üniformite konusunda alabileceğiniz önlemleri alıyorsunuz demektir.
NOT: Bir metal blok banyo kullanılıyorsa, başka etkili faktörler de prob çapları ile banyo haznesindeki delik çaplarının farkları ile prob daldırma derinlikleridir. Ayrıca, banyoların kontrol kararlılıkları ile eksenel üniformiteleri de, kalibrasyon banyosu kullanımı ile ilgili birçok başka kuralı gündeme getirir. Bu konular ayrı püf noktalarında işlenecek (örneğin bkz. No:08).
Başa Dön
14
Torkmetre ile belli bir değerde sıkılan civataları sonradan kontrol ettiğinizde gevşeme torkları farklı çıkıyor. Yanlış mı sıkılıyor, değilse hangisi dikkate alınmalı?
YANIT: Öncelikle gevşeme torku, sıkma torkundan zaten bir miktar yüksek çıkar. Diğer yandan tork anahtarlarına hızlı yüklenerek sıkılıyorsa, anahtarın atma hızı fazla sıkmayı engellemeye de yetmez.
ÇÜNKÜ: Civata sıkılırken gücün büyük bölümü sürtünmeyi karşılamaya gider ve sıkma sırasında civata hareket halinde olduğundan, bırakma anına kadar dinamik sürtünme katsayıları geçerlidir. Oysa gevşetme kontrolünde tork uygulanırken civata hareketsiz olduğundan, statik sürtünme katsayıları geçerli olur ve üstesinden gelinmesi gereken kuvvet daha büyüktür. İkincisi gerek atmalı (ayarlı) gerekse göstergeli tork anahtarlarıyla, operatörün hızla abanması halinde tork kontrolü sağlanamaz. Aynı şekilde çok yavaş bir hızla yüklenmenin de sakıncaları vardır (atma eşiğinin zor algılanması veya hareketin sürekliliğinin sekteye uğraması gibi).
ÖYLEYSE: En başta operatörler abartılı olmayan sabit bir hızla ve (boşluk alındıktan sonra) kesintisiz tek bir harekette torklama işlemini tamamlamalıdır. Gevşetme kontrolü pek güvenilir değildir ancak koşullara bağlı sistematik artı tork (belirlendiyse), sapma dikkate alınarak yapılabilir. Dolayısıyla şüphe çekici durumlarda, civata gevşetilip tekrar düzgünce torklanmalıdır. Ayrıca yeri gelmişken belirtelim; prensip olarak civata torklama öncesi (aksi belirtilmedikçe) yağlama yapılmaz (yoksa her zamanki tork değerleri civata kesmesine neden olabilir).
Başa Dön
13
Normal bir termometre ile ulaşılması zor yerlerde sıcaklık ölçümü gerektiğinde, infra-red (kızıl-altı) termometre kullanıyorsunuz. Bu termometreyi, yüksek havalandırma menfezlerinden çıkan havanın sıcaklığını ölçerken de kullanabilir misiniz?
YANIT: Prensip olarak hayır. Bu tip temassız termometreleri kullanabilmeniz için sıcaklığını ölçtüğünüz nesnenin, cihazın kullandığı ışınımın frekansında opak (geçirimsiz) olması gerekir. Saydam nesne, sıvı veya gazların sıcaklık ölçümünde uygun değildir.
ÇÜNKÜ: Bu termometreler, nesnelerin sıcaklığına bağlı olarak yaydıkları termal ışınımın belli bir frekans bölgesine düşen kısmına duyarlıdırlar. Bu bölge optik (görünür) ışık bölgesine çok yakındır. Dolayısıyla çoğunlukla gördüğümüz ışığı kolaylıkla geçiren maddeler, bu frekanslardaki ışınımı da geçirirler ve termometre bunları pek görmez. Siz objektifi hava menfezine tuttuğunuzda aslında çıkan havanın değil, hava menfezi yüzeylerinin sıcaklığını ölçmüş olursunuz.
ÖYLEYSE: Işınım (optik, infra-red, vb...) termometrelerini, termometre görüş yüzeyi büyüklüğünde düz alana sahip, bu alandaki yüzey renk ve dokusu homojen olan, bu yüzeyin ışınım katsayısının cihazın ayarlandığı ışınım (emissivity) katsayısı ile uyumlu olduğu nesnelerin sıcaklık ölçümünde kullanmalısınız. Ancak tabii aradaki havanın kalitesi (nem oranı, toz, duman ve CO2 gibi gazların muhteviyatı) bu tip termometrelerle yapılan ölçümleri etkiler.
Başa Dön
12
Yıllardır güvenle kullandığınız mukavemet test cihazınızı, kendiniz kalibre etmek üzere "load cell + indicator" seti aldınız ve bir baktınız ki test cihazınız çok yanlış ölçüyor. Oysa sektörünüzde diğer üreticilerle yaptığınız kıyaslamalar ve uluslararası sektörel test organizasyonundan getirttiğiniz numune ölçümlerinde hiç bir problem çıkmıyordu.
YANIT: Daha önceki test işlemlerinde sistematik sapmalarla sonuçlanan hatalar yapmadığınızdan eminseniz, büyük olasılıkla kalibrasyon uygulamasında hata yapıyorsunuz.
ÇÜNKÜ: Bir çok malzeme testinde olduğu gibi, mukavemet testi de (her ne kadar sonuç tek bir mukavemet değeriyle sonuçlansa da), çok parametreli dinamik bir testtir. Bu ek parametrelerin en önemlileri, kuvvet uygulama hızı, malzeme esnekliğine bağlı uzama, kuvvet uygulama ekseni, ve ölçü aletinin bazı özellikleridir.
ÖYLEYSE: Birincisi, yük hücresinin ölçüm ekseni ile test cihazının ölçüm ekseni birbirlerine tam paralel olmalıdır. İkincisi, yük hücresine seri bağlı olarak test cihazı çeneleri/kafaları arasında uygun esneklikte ve sağlamlıkta bir eleman (yay) kullanılmalıdır (aksi takdirde kuvvet değişimleri anlık ve kontrolsüz gerçekleşir). Üçüncüsü, test hızı her iki cihazın ve özellikle de gözlemcinin, değerleri eş zamanlı örneklemesine imkan verecek kadar yavaşlatılmalıdır.
Başa Dön
11
Bazı higrometreler, sıcaklık ve bağıl nemin yanısıra "dew point" (çiy noktası) değerini gösterebiliyorlar? "Dew point" ölçmemiz gereken bir durum varsa, bu higrometrelerden birini kullanmakla, bir dew point ölçer kullanmak arasında ne fark var?
YANIT: Kullanıcıyı ilgilendiren en önemli fark, ölçme aralığı ve bu bölgedeki doğruluk ile ilgili (çalışma prensibinin kullanıcıyı ilgilendirmediğini varsayarsak). Şunu en baştan bilmek gerekir ki, "dew point", havanın nem oranına ve sıcaklığına bağlı olarak hangi sıcaklıktaki bir yüzeyde çiy oluştuğunu ifade eder. Hangi tip cihazı seçeceğiniz, hangi değerde ne doğrulukta ölçüm hedeflediğinize bağlı.
ÇÜNKÜ: Normal hava koşullarında kullanılan higrometreler, çoğunlukla higroskopik polimer bazlı sensörler kullanırlar. 23 °C sıcaklıkta, bunların bağıl nem olarak ölçtükleri bölge çoğunlukla %10 ... %90 arasında (her ne kadar %0 ... %100 olarak belirtseler de) ve doğrulukları da ± %2 ... %5 arasındadır. Bu cihazlar sıcaklık ve nem değerlerini kullanıp, termodinamik tablo ve formüllerine dayanarak "dew point" sıcaklığını hesaplayabilirler (doğrudan ölçmezler). Bu değerlere karşılık gelen "dew point" bölgesi ise -10 °Cdp ... 22 °Cdp arasında olup, yaklaşık doğruluk ± 1 °Cdp düzeyindedir.
ÖYLEYSE: ± 1 °C doğrulukla, -10 °C altına düşmeyen çiy noktası sıcaklığı ölçme gereksiniminiz varsa, bu higrometreleri rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ama ölçmeniz gereken çiy noktası sıcaklığı, -10 °C'nin altındaysa (bu değer düştükçe, bağıl nem oranı sıfıra yaklaşır), o zaman ya özel sensörler (aluminyum-oksit veya seramik bazlı) kullanan ya da doğrudan çiy noktasını ölçen (chilled mirror) "dew point" ölçerler kullanmanız gerekir.
Başa Dön
10
pH-metre kullanıcıları, cihazlarını zaten çoğunlukla hergün kalibre etmek durumunda olduklarına göre, bu cihazları ayrıca kalibre ettirmenin anlamı nedir. Farklı bir şey yapılması gerekiyor mu?
YANIT: Evet gerekiyor. Ama peki yapılıyor mu derseniz, gördüğümüz kadarıyla maalesef çoğunlukla yapılmıyor. Bunu kalibrasyon sertifikasından görebilirsiniz. Buradaki fark biraz "kalibrasyon" sözcüğünün kullanımıyla ilgili.
ÇÜNKÜ: Kullanıcının, hergün tampon çözeltileri kullanarak yaptığı şey aslında "kalibrasyonun ayarı"dır. Bu ayar çoğunlukla 2 çözelti kullanarak (yeni model cihazlarda 3) yapılır. Kullanıcı 6 pH civarında bir sıvıyı ölçecekse, 4 pH ve 7 pH std. çözeltilerini kullanarak ayar yapar. Peki bu ayar sonrasında cihaz 6 pH'ı ne kadar doğru gösterir? İşte bu tesbit edilmeden kalibrasyonun "kontrolü" yapılmış sayılmaz.
ÖYLEYSE: pH-metrelerin kalibrasyonlarını yapmak için (günlük ayar değil) en az 5 sıvı kullanmak gereklidir. Ayar için kullanılan sertifikalı 4, 7 ve 10 pH std. sıvılarının yanında, ara bölgelere denk gelen değerlerde de sertifikalı std. çözelti kullanılmalıdır (örneğin 6 pH ve 8 pH). Başka türlü cihazın ölçme alanındaki lineeritesini çıkartmak mümkün değildir. (Belki ayarı 4 ve 10 pH ile yapıp, lineerite kontrolünü 7 pH ile yapmak teoride mümkün görünebilir, ancak uygulamada pH-metrenin ayarı bu geniş aralıkta yapılırsa orta noktada lineeritesi kabul edilemeyecek kadar kötü çıkabilir. Zaten mikroprosesörlü çoğu cihaz, eğer 3 noktada birden ayar yapılamıyorsa, 4 ve 10 pH sıvılarını aynı ayarlama sürecinde kullandırtmaz.)
Başa Dön
09
Kronometre kalibrasyonu yapıyorsunuz, ama mekanik start/stop düğmesini kullanmaktan başka seçeneğiniz yok. Bu durumda bir elle referans zamanlayıcınıza start/stop verirken, diğeriyle de kronometreye start/stop vermek ne kadar doğru?
YANIT: Seçtiğiniz kontrol süresine bağlı. Çok uzun kontrol süreleri kullanırsanız, (ama tabii referans zamanlayıcınızın uzun süreli kararlılığı yeterli olacak) "kronometre kalibrasyonu yapıyorum" diyebilirsiniz.
ÇÜNKÜ: İnsan ne kadar dikkatli olursa olsun, iki eli veya parmağı arasındaki koordinasyon süresi birkaç salisenin altına inemiyor (binde bir görülen tesadüfleri saymıyoruz). Vasat bir dijital kronometre çoğunlukla 10 milisaniyelik çözünürlüğe (10 ms = 0,01 s = 1 salise) ve en azından % 0,01 doğruluğa sahip olduğuna göre, seçeceğiniz en kısa süre 10 dakika olmalı. İyi bir kronometre ( % 0,001 doğruluk) için bu süre 100 dakikaya çıkar. Çok mu uzun?
ÖYLEYSE: Referans zamanlayıcınızın start düğmesine basmak için parmağınızı değil, kalibre ettiğiniz kronometrenin start düğmesini kullanın. Böylece (yeterince kuvvetli) tek bir hareket, iki cihazı birden başlatacaktır. Artık farklı parmak veya ellerdeki refleks hızının önemi kalmayacak, bunun yerini start düğmelerinin sertliklerine bağlı çok daha küçük (mikrosaniyeler düzeyinde) bir belirsizlik alacak. Bu şekilde iyi kronometreler için dahi, 10 dakikalık kontrol süresi yeterli olacaktır (tabii stop'u da aynı şekilde yapmak kaydıyla).
Başa Dön
08
Sıcaklık problarınızı kalibre etmek için bir kalibrasyon banyosu kullanıyorsunuz, ama daldırma derinliğine bağlı olarak sonuçların değiştiğini gözlüyorsunuz. Bu değişkenliğin kalibrasyona olan etkisini bertaraf etmenin bir yolu var mıdır?
YANIT: Bazı şartlar sağlanabiliyorsa vardır. Öncelikle hem problarınızın yeterince uzun boylu (çaplarına oranla) ve banyonuzun daldırma derinliğinin buna uygun olması, hem de banyonun sıcaklık üniformitesinin (eşdağılım) gözlediğiniz değişkenliğe etkisi olmayacak mertebede kalması gerekir.
ÇÜNKÜ: Muhtelif bölgeleri değişik sıcaklıklarda bulunan her nesne üzerinde, sıcak bölgelerden soğuk bölgelere doğru bir ısı transferi vardır. Banyoya daldırılmış her probun bir tarafının dışarıda kalacağı da bir gerçektir. Dolayısıyla haznedeki her prob için, kendi gövdesinin haznede kalan bölümü ile dışarıda kalan bölümü arasında ısı transferi olacaktır ve bu da her iki tarafın sıcaklığını değiştirme eğilimi gösterir.
ÖYLEYSE: Eğer problarınızı, çaplarının en az 10 katı kadar derinliğe daldırabiliyorsanız, ısı transferinin uçta bulunan algılayıcının sıcaklığına olan etkisi ihmal edilebilir düzeye iner. Ancak çoğunlukla bir kaç prob banyoya beraber daldırıldığından (ki bunlardan biri referans da olabilir), o zaman banyo üniformitesi nedeniyle hepsinin algılayıcılarının yaklaşık aynı seviyede olması önem kazanır. Bu nedenle probların hepsini aynı derinliğe kadar daldırırken, bu derinliğin de en kalın probun çapının en az 10 katı olması uygun olur.
NOT: Tabii bir metal blok banyo kullanılıyorsa, daldırma derinliği kadar etkili başka bir faktör de prob çapları ile banyo haznesindeki delik çaplarının farklarıdır. Ayrıca, banyoların sıcaklık üniformiteleri ve sıcaklık kontrol kararlılıkları da, kalibrasyon banyosu kullanımı ile ilgili birçok başka kuralı gündeme getirir. Bu konular ayrı püf noktalarında işlenecek (örneğin bkz. No:15).
Başa Dön
07
Proses hattı üzerindeki basınç ölçerlerinizin, laboratuvarda ayarlarını yapıp kalibre ediyorsunuz. Yerine monte ettiğinizde, henüz hat atmosferik basınçtayken sıfır ayarının tutmadığını gözlüyorsunuz. Neden?
YANIT: Birkaç farklı nedeni olabilir. Ama ilk dikkat edilmesi gereken konulardan biri, laboratuvardaki testleriniz sırasındaki montaj şeklinizin, proses hattındaki montaj şekli ile aynı olmasıdır.
ÇÜNKÜ: Özellikle düşük basınç ölçen cihazlarda, basınç değişikliğini algılayacak elemanlar (diyafram, bourdon tüpü, körük, vb.) oldukça esnektirler. O kadar ki, kendi ağırlıkları (veya varsa ibre ağırlığı) altında bile, veya da hatta bağlandığı noktadaki gerilmeler nedeniyle esnerler.
ÖYLEYSE: Proses hattında kullanılan basınç ölçerleri (mekanik veya elektronik farketmez) kalibre etmek için başka bir yere monte ederken, gerek pozisyonunu gerekse bağlantılarındaki sıkma kuvvetini, kullanımdaki haline uydurmak gerekir.
Başa Dön
06
İşletmenizin muhtelif sıcaklık ölçüm/kontrol noktalarında Pt100 diye bilinen termorezistans algılayıcılar/problar kullanılıyor. Bazen bunları arıza veya hatalı ölçüm nedeniyle değiştirmek gerekiyor ama yenisini tedarik ederken "Pt100" diye tanımlamak yeterli mi?
YANIT: Herkesin aynı standardı konuştuğuna emin olabilseydik yeterli diyebilirdik, ama metrolojik özelliklerin dahi farklı olması söz konusu. Örneğin Avrupa'daki ilgili standartlara uygun bir Pt100 termometresi, bir sıcaklığa 200°C derken, aynı göstergeye Amerikan standartlarındaki bir Pt100 bağlanırsa, sıcaklığa 196,5°C diyecektir.
ÇÜNKÜ: Her ne kadar Pt100 adlandırması, "0°C 'deki elektriksel direnci 100 Ohm olacak şekilde Platin telden sarılmış olma" durumu ortaksa da, Alfa (a) tabir edilen sıcaklık katsayısı farklı standartlarda farklı tanımlanmıştır. a katsayısı sıcaklığa bağlı direnç değişim oranını tanımlar ve Pt100 için kısaca; a=(100°C'deki direnç - 0°C'deki direnç)/10000 şeklinde ifade edilebilir (tanımın bir konvansiyon olduğunu ve bu oranın lineer gitmediğini de hatırlatalım).
ÖYLEYSE: Pt100 algılayıcı/probunuzun Alfa katsayısının kaç olduğunu (Avrupa std.'nda 0,00385, yeni Amerikan std.'nda 0,003902, eski Amerikan std.'nda 0,003920, Japon std.'nda 0,003916 vb.) bilmeniz ve bağlı olduğu gösterge/denetimci ile uyumlu olduğundan emin olmanız gerekir .
Başa Dön
05
Basınç ve sıcaklık proses ölçüm ve kontrol sistemine entegre klasik transmitterleriniz var. Her kalibrasyon sırasında ZERO ve SPAN ayarlarını 4 mA ve 20 mA'de yaparken işlem uzuyor ve sonuçta başladığınız noktaya geri dönüyorsunuz. İşin bir püf noktası mı var acaba?
YANIT: Var denebilir. ZERO ve SPAN ayarları için proses alt (%0) ve üst (%100) sınırları olan 4 mA ve 20 mA yerine, sınırların biraz içinde kalan (örneğin %10'a denk gelen 5,6 mA ve %90'a denk gelen 18,4 mA) noktalarını kullanmak.
ÇÜNKÜ: Alt/üst sınırların ötesinde (4 mA altında veya 20 mA üstünde) transmitter davranışı tanımsızdır. Yani bazısı çıkışı sıfıra çeker, bazısı sınır değerinde bekler, bazısı lineer davranışını koruyan bir marj daha kabul eder, bazısı da preset bir alarm değerine çeker. Dolayısıyla bu bölge etrafında trimpot çevirerek, tam sınırı yakaladığınızdan emin olamazsınız.
ÖYLEYSE: Kalibratör veya simülatörünüzü ölçme alanının sırasıyla %10 ve %90 değerlerine getirerek, transmitter çıkışını da sırasıyla ZERO trimpotu ile 5,6 mA, SPAN trimpotu ile 18,4 mA değerlerine ayarlayın. Normalde ikinci (en fazla üçüncü) ötelemede gereken hata payı içinde limitler oturacaktır.
Başa Dön
04
Birkaç tane higrometreyi aynı odada bir rafa koyup %50 (bağıl nem) civarında hepsi aynı gösterecek şekilde ayarlıyorsunuz. Bir hafta kullanıp, sonra bu kontrolü yeniden yaptığınızda ayarların tamamamen değiştiğini gözlüyorsunuz. Bu normal midir?
YANIT: Başınıza gelen şey normal, çünkü yaptığınız işlem pek doğru değil. Higrometreleri bir odada yan yana dizmekle kontrol veya ayar yapamayacağınız gibi, hepsi iyi durumda olsa bile, aralarında ±%5 'e (toplamda %10) varan gösterim farkları oluşması doğal.
ÇÜNKÜ: Birincisi sıcaklık ve nem kontrollü bir oda bile, içerisinde değişik koşullarda mini-çevreler oluşmasına yolaçacak kadar büyük ve bölmelidir (raf, masa, sandalye, pencere, kapı ve büyük/küçük tüm eşyalar). İkincisi sürekli belli bir hızda hava akışı (sirkülasyon) olmadığında, hangi tipte olursa olsun higrometrelerin histerisiz karakteristikleri ile reaksiyon süreleri, birbirleriyle kıyaslanmalarını çok zorlaştırır.
ÖYLEYSE: Higrometreleri ±%3 mertebesinde birbirleriyle kıyaslamak için, mutlaka içerisinde yeterli sirkülasyon olan, sıcaklığı ±0,5C° mertebesinde sabit kalan (sadece havanın değil, özellikle kenar/duvarların sıcaklığı da) ve mümkün olduğunca küçük hacimli bir kabin kullanılmalı.
Başa Dön
03
Lastik plaka sertliği ölçmek için bir Durometre aldınız. Kutusunun içinden üç adet ortası delikli dairesel çelik plaka çıktı. Bu plakalarla cihazı kontrol edebiliyorsunuz. Bu durumda cihazı ayrıca kalibre ettirmenin gereği yok diyebilir miyiz?
YANIT: Tam değil. Kutusundan kauçuk sertlik standartları (etalonları) çıksaydı (tabii metrolojik izlenebilirliği varsa) yeterli olurdu. Ancak sizinkiler aslında sertlik değil derinlik etalonu.
ÇÜNKÜ: Malzeme sertliği ölçen cihazları kalibre etmenin iki yöntemi vardır. Ya sertlik etalonları ile, ya da üç parametrenin ayrı ayrı kontrolüyle: uç geometrisi, kuvvet ve dalma derinliği/iz büyüklüğü. İkinci yöntemde üç bacaktan biri dahi eksik kalsa, cihazın ölçme doğruluğu belirlenemez (ancak bazen bir-ikisinin kontrolü yerine, birinci yöntemdeki etalonların kullanıldığı oluyor-her ne kadar birinci yöntem tek başına yeterli sayılsa da).
ÖYLEYSE: Sizin durometre ile gelen ortası delikli çelik plakalar, cihazın sadece dalma derinliğini doğru ölçüp ölçmediğini kontrol eder. Bu kontrol, zamanla oluşacak değişiklikleri (uç aşınması gibi) farketmek için pratiktir. Ama cihazın derinlik ölçmede hata yapmaması, sertliği doğru ölçmesine yetmediğinden kalibrasyon sayılmaz.
Başa Dön
02
Diyelim ki Bursa'da yerleşik bir işletmedesiniz. Laboratuvarınızdaki 300 g kapasiteli hassas bir teraziyi (taksimat değeri 0,001 g. olsun) kalibrasyon veya ayar için İstanbul'a gönderdiniz. Ne fark eder ki?
YANIT: 100 gramlık bir tartımda, yukarıdaki örnek için 0,020 gramlık bir fark (20 taksimat) oluşur ki, bu da cihazınız sınıfının gerektirdiği hata payı ile kullanılmıyor demektir.
ÇÜNKÜ: Tartı aletleri, tartma işlevini yerçekimi ivmesinden bağımsız yapamazlar (10 yıl öncesine kadar bol bulunan iki kefeliler hariç). Oysa tartılan nesnenin "kütle değeri" yerçekimi ivmesinden bağımsızdır.
ÖYLEYSE: Tartı aletleri gerçek kütle değerini göstermeleri için ya kullanıldıkları yerde std.etalonlar ile ayarlanmalı, ya da başka yerde ayarlanacaksa iki mahal arasındaki
yerçekimi ivmesi farkı hesaba katılarak etalonaj yapılmalıdır.
Başa Dön
01
Birkaç Pascal gibi küçük basınçlarda fark basınç ölçer kalibrasyonu yapıyorsunuz ama basınç bir türlü sabitlenmiyor. Bağlantılardaki hava kaçaklarının önüne geçmek mümkün değil mi?
YANIT: Bağlantılardaki kaçakları önleyebilirsiniz ama gözlediğiniz şeyin nedeni kaçak olmayabilir.
Sıcaklıktaki çok küçük değişimler ve gradyanlar, küçük gaz/hava basınçları üzerinde müthiş etkilidir.
ÇÜNKÜ: Isınan gaz genleşemiyorsa (kaçaksız sabit bir hacimde) basıncı artar. Soğuyorsa basıncı düşer.
Hem de öyle ki, hava için 1°C'lik sıcaklık değişimi, basıncı 300 Pa'dan çok değiştirir.
Yani birkaç Pascal düzeyinde kararlılık için sıcaklık değişim ve gradyanları 0,01°C'yi geçmemelidir.
ÖYLEYSE: Bağlantılar dahil tüm düzenek, sıcaklık gradyanlarını küçük tutmak için bir arada toplu durmalı. Ayrıca
düzenek kurulduktan sonra vücut sıcaklığınızla dengeleri bozmadan (dokunmadan) yeterince beklemelisiniz.
Tabii ortam sıcaklığı da olduğu yere çakılmış gibi kalmalı (3 Pa kararlılık için ±0,01°C bandı içinde)
Başa Dön
|